T24 Dış Haberler
Uzaya gerçekleştirilen en uzun yolculuk rekoru şu anda 371 gün olarak açıklandı ancak yörüngede uzun süre kalmak astronotların vücutlarını, kaslarını, beyinlerini ve hatta bağırsak bakterilerini bile değiştirtiriyor.
Nasa astronotu Frank Rubio, 371 gün boyunca evi olan modüller ve güneş panelleri topluluğuna veda etti. Rubio’nun Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan (UUİ) ayrılması ve Dünya’ya dönmesi, bugüne kadar bir Amerikalı tarafından gerçekleştirilen en uzun uzay uçuşu oldu.
Rubio’nun yörüngede geçirdiği süre, ABD’nin bir önceki rekoru olan 355 günü geride bırakarak, Mart 2023’te kendisi ve ekip arkadaşlarının eve dönecekleri uzay aracında bir soğutma sıvısı sızıntısı meydana gelmesi üzerine uzatıldı. Uzayda geçirdiği ekstra aylar Rubio’nun Dünya etrafında toplam 5 bin 963 tur atmasına ve 157,4 milyon mil (253,3 milyon km) yol kat etmesine olanak sağladı.
Uzuvlarımızda sürekli yer çekimi olmadığında, uzayda kas ve kemik kütlesi hızla azalmaya başlar. En çok etkilenen uzuvlar, sırtımızdaki, boynumuzdaki ve baldırlarımızdaki duruşumuzu korumaya yardımcı olan kaslardır. Bu kaslar, mikro yerçekiminde artık eskisi kadar sıkı çalışmak zorunda kalmadıklarından körelmeye başlarlar. Sadece iki hafta içinde kas kütlesi yüzde 20’ye kadar düşebilirken, 3 ila 6 ay gibi daha uzun görevlerde yüzde 30’a kadar düşebilir.
Benzer şekilde, astronotlar iskeletlerini Dünya’nın yerçekimine maruz kaldıkları zamanki kadar mekanik zorlamaya maruz bırakmadıklarından, kemikleri de minerallerden arındırılmaya ve güç kaybetmeye başlar. Astronotlar uzayda geçirdikleri her ay kemik kütlelerinin yüzde 1-2’sini, 6 aylık bir süre içinde ise yüzde 10’a kadarını kaybeder. Dünya’da yaşlı erkek ve kadınlar her yıl yüzde 0,5-1 oranında kemik kütlesini kaybederler.
Bu, kırıklara maruz kalma riskini ve iyileşmek için gereken süreyi artırırken, Dünya’ya döndükten sonra kemik kütlelerinin normale dönmesi 4 yılı bulabilir.
Bununla mücadele etmek için astronotlar, ISS’deki yörüngedeyken günde 2,5 saat egzersiz ve yoğun eğitim alıyor ancak yakın zamanda yapılan bir araştırma, bu egzersiz rejiminin bile kas fonksiyonu ve boyutundaki kayıpları önlemek için yeterli olmadığını ortaya çıkardı.
Dünya’da yer çekimi vücudumuzdaki kanın aşağı doğru itilmesine yardımcı olurken, kalp de kanı tekrar yukarı pompalar. Ancak uzayda her ne kadar vücut bir şekilde uyum sağlasa da bu süreç bozulur ve kafada normalde olduğundan daha fazla kan birikebilir. Bu sıvının bir kısmı gözün arkasında ve optik sinir çevresinde birikerek ödeme neden olabilir. Bu durum, görüş keskinliğinin azalması ve gözün kendisinde yapısal değişiklikler gibi görmede değişikliklere yol açabilir.
Bu değişiklikler uzayda sadece 2 hafta kaldıktan sonra ortaya çıkmaya başlar ancak bu süre ilerledikçe risk artar. Astronotların Dünya’ya dönmesinden sonraki yaklaşık bir yıl içinde görüş değişikliklerinin bir kısmı tersine döner, ancak kalıcı da olabilir.
Uzaya yapılan uzun yolculuğun en önemli bulgularından biri, DNA üzerindeki etkilerdi. Her DNA ipliğinin sonunda, genlerimizi hasardan korumaya yardımcı olduğu düşünülen, telomer adı verilen yapılar bulunur. Yaşlandıkça bunlar kısalır, ancak astronotlar üzerinde yapılan araştırmalar, uzay yolculuğunun bu telomerlerin uzunluğunu değiştirdiğini ortaya çıkardı.
Colorado Devlet Üniversitesi’nde çevre ve radyolojik sağlık profesörü Susan Bailey, “En çarpıcı olan, uzay uçuşunun ardından önemli ölçüde daha uzun telomerlerin bulunmasıydı” diyor.