Birleşmiş Milletler (BM), dünyadaki göçmen türlerin beşte birinden fazlasının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.
BM’nin 12 Şubat’ta yayınladığı raporda, en büyük endişe kaynağının, türlerin yüzde 97’sinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu göçmen balıklara yönelik tehdit olduğu vurgulandı.
Dünya Göçmen Türlerinin Durumu raporuna göre, tüm göçmen türler için en büyük iki tehdit; aşırı avlanma ve insan faaliyetleri nedeniyle yaşanan habitat kaybı.
Belirli habitatların önemini vurgulayan Göçmen Yabani Hayvan Türlerinin Korunması Sözleşmesi (CMS) sekretaryası başkanı Amy Fraenkel, “Bu yerlere ulaşmak için düzenli olarak, bazen binlerce kilometre yol kat ediyorlar. Hem yol boyunca hem de üredikleri ya da beslendikleri yerlerde muazzam zorluklarla ve tehditlerle karşılaşıyorlar” dedi.
Türünün ilk örneği olan çalışma, taraf devletlerin Özbekistan’ın Semerkant kentinde büyük bir konferans için bir araya geldiği sırada, BM Çevre Programı’ndaki (UNEP) koruma bilimcileri tarafından CMS için hazırlandı.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİSİ
Raporda ayrıca iklim değişikliğinin sadece doğrudan bir tehdit olarak değil, aynı zamanda kirlilik ve istilacı türler gibi diğer tehditlerin de “güçlendiricisi” olarak etkisi vurgulandı.
İklim değişikliğinin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisinin önümüzdeki on yıllarda önemli ölçüde artmasının beklendiği kaydedilen raporda, değişen sıcaklıkların göçmen türlerin çok erken, çok geç gelmesine ya da hiç gelmemesine neden olabileceği belirtildi.
Ayrıca daha yüksek sıcaklıkların, cinsiyet belirlemenin sıcaklığa bağlı olduğu deniz kaplumbağalarında olduğu gibi, cinsiyet oranlarını çarpıtabilececeği kaydedildi.
Öte yandan, aşırı sıcaklarda daha az yiyecek arayan ve daha soğuk zamanlara kıyasla daha yüksek sıcaklıklarda daha az yavruya sahip olan Afrika yaban köpeklerinde olduğu gibi yiyecek arama süresini de azaltabilir.
AÇIK EYLEM ÇAĞRISI
Rapor, birçok türün endişe verici durumuna dikkat çekerken, her düzeyde güçlü bir koordinasyonla hareket edilmesi halinde popülasyon ve tür çapında iyileşmelerin mümkün olduğunu da gösteriyor.
Başarı öyküleri arasında, yasadışı kuş ağlarının yasaklanmasına yönelik ortak yerel eylem sayesinde, Kıbrıs’taki kuş popülasyonlarının geri dönüşü ve Kazakistan’da Saiga antilobunu yok olmanın eşiğinden döndüren entegre koruma ve restorasyon çalışmaları yer alıyor.
Rapor, bir dizi öncelikli tavsiye sunarak açık bir eylem çağrısının altını çiziyor.
Bunlar arasında göçmen türlerin yasadışı ve sürdürülemez avcılığıyla mücadele çabalarının güçlendirilmesi ve genişletilmesi, göçmen türler için önemli alanların belirlenmesi, korunması ve daha iyi yönetilmesine yönelik eylemlerin artırılması ve ışık, gürültü, kimyasal ve plastik kirliliğiyle mücadele sıralanıyor.