Sağlık Haber Sitesi

Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Teknoloji Haber Sitesi

Santorini’deki basınç Türkiye’yi vurur mu? Güney Kore’yi yıktı, 10 yıllık kış yaşattı

Depremler pek çok sebeple yaşanabilir. Çoğu doğal yollarla tektonik ya da volkanik kaynaklı olsa da bazı sarsıntılar insan eliyle yapılan deney ya da projelerle de meydana geliyor. Santorini’de 28 Ocak’tan bu yana süren deprem aktivitesi, faylarla doğrudan ilişkili 'jeotermal'in de bir tehlike olup olamayacağını düşündürüyor. Çünkü insan eliyle yapılan jeotermal projeler, 2017’de Güney Kore’de yıkıcı bir deprem üretmişti. Peki Santorini, Türkiye’ye jeotermal için sinyal veriyor mu?

“`html

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 28 Ocak 2025 tarihinden bu yana Ege Denizi, kesintisiz olarak çeşitli sarsıntılarla karşı karşıya. Acil durum ilan edilmiş adalarda ise endişeler, depremler, volkanik patlamalar ve tsunamilerin yol açabileceği felaketlerin artması üzerinedir. Ancak, resmi deprem verilerinin ötesinde, tehlikenin daha derin bir boyutu, bilimsel inceleme ve takip ile ortaya çıkmakta. Jeotermal enerji, insanlığın yararına kullanılabilecek doğal kaynaklar arasında; doğru kullanıldığında enerji üretiminde kayda değer bir değer sunuyor. Türkiye, Avrupa’da jeotermal enerji üretiminde birinci, dünyada ise dördüncü sırada yer almakta. Son dönemde Santorini’deki depremler sonrası, olası volkanik etkinlikler ve tsunami tehlikeleri gündemde. Acaba, bu jeotermal kaynaklardan kaynaklanan basınç artışları başka tehlikeleri tetikler mi? Türkiye’nin jeotermal potansiyeli ve olası etkileri üzerine, Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi, Jeofizik Mühendisi ve Deprem Bilimci Doç. Dr. Savaş Karabulut, Milliyet.com.tr’ye açıklamalarda bulundu.

Santorini Depremleri

8 BİN KİŞİYİ YANILTAN PATLAMA, 10 YIL SÜREN KARA KIŞ!

28 Ocak’tan bu yana Santorini ve Kolumbo çevresinde kaydedilen deprem sayısı 3 bin 524’ü geçti. En büyük büyüklüğü ise 5.3 olarak ölçüldü. Bu durum, pek çok farklı tehlikeyi anımsatıyor. Depremler, volkanik patlamalar ve tsunamiler bu potansiyel tehlikeler arasında öne çıkıyor. Ancak, Türkiye’nin jeotermal potansiyeli üzerine pek az konuşulmakta. Oysa doğal kaynaklar ile depremler arasındaki ilişki oldukça önemli. Santorini’deki depremler, jeotermal kaynakların gizli tehlikeleri üzerinde durulmasına gereksinim duyuyor. Yer altındaki sıcaklık ve basınç sadece bu kaynakları değil, aynı zamanda potansiyel felaketleri de doğurabilir mi?

Doç. Dr. Savaş Karabulut, jeotermal potansiyelin nedenlerini şöyle açıklıyor: “Afrika’nın ve Ege mikroplakasının kuzeydoğuya doğru hareketi, Helenik yayı ve Ege Denizi’nde ısı akışının 80 mw/M2’lik seviyelere ulaşmasına yol açmıştır. Ege volkanik alanındaki gaz çıkışlarının birçok kaynağı bulunmakta ve bu hidrotermal yapılar, yüksek jeotermal potansiyele sahip rezervuarların oluşumuna sebep olmaktadır. Santorini’nin güneyinde, 200 metre derinlikte kuyular açılmış ve 100 metre derinlikte su sıcaklığı 16 santigrat dereceye ulaşmıştır. Bu, yüksek jeotermal gradyanını göstermektedir. Hatta bu kaynaklar, aktif faylarla ilişkilidir.”

“Santorini’de 1610 yılında yaşanan volkan patlaması, 7 şiddetinde bir ters boru etkisi yaratmıştı. Açığa çıkan toplam malzemenin 100 ton metreküp civarında olduğu düşünülüyor. Toba patlaması, dünya genelinde yaklaşık 70 bin yıl önce meydana gelen en büyük volkan patlamasıdır ve atmosferi kaplayan tanelerle dünya genelinde kış körelmesine yol açmıştır. Yellowstone’da yaşanan benzer olaylar bile, bu tehlikenin önemini gözler önüne seriyor.”

Jeotermal Tesisler Haritası

Türkiye’deki Jeotermal Tesislerin Haritası

‘ZORLAMALI JEOTERMAL SİSTEMLER ALEMDEN ETKİLENEBİLİR’

Türkiye, jeolojik yapısı nedeniyle jeotermal kaynaklar açısından oldukça zengin bir ülkedir. 1000’den fazla jeotermal kaynak, Türkiye’yi dünyanın önde gelen ülkeleri arasına sokmaktadır. Potansiyel alanların büyük bir kısmı Batı Anadolu’dadır. Türkiye’nin jeotermal kaynaklarının çoğu düşük ve orta sıcaklıkta bulunmaktadır; bu durum, yerel ısıtma, termal turizm ve endüstriyel kullanımlar için oldukça uygundur. Ancak, bu kaynakların kullanımı ve saklanması son derece önemlidir. Birçok kişi, jeotermalin tehlikeli olup olmadığı konusunda endişe duyuyor. Evet, bazı durumlarda jeotermal ilişkili tehlikeler söz konusu olabilir. Ancak bu tehlikeler, doğayı sorgulamak ve aşırı kullanım sonucunda ortaya çıkabiliyor. Doç. Dr. Karabulut bu konuyu detaylandırıyor.

Doç. Dr. Karabulut, “Jeotermal sistemler, yerin ‘doğal sıcak havuzları’ olarak tanımlanabilir. Fakat, zorlamalı jeotermal sistemler, insan yapımı olduğu için zamanla tehlike arz edebilir. Örneğin, İsviçre’de sıcak kuru kaya sistemiyle tetiklenen depo sistemleri, çevresinde zararlara neden olmuştur. Gelişmiş zorlamalı sistemler, potansiyel olarak yer altı depremlerine yol açabilir.”

Zorlamalı Jeotermal Sistemler

GÜNEY KORE’DE DEPREM YARATTI! ‘GÜNEŞ VE RÜZGÂRDAN DAHA ETKİLİ’

OECD verilerine göre, Türkiye enerji talebinin artış gösterdiği ülkeler arasında lider. Bu bağlamda, jeotermal sistemlerin çevre dostu bir alternatif olduğu ve iyi bir şekilde kullanıldığında avantajlar getirebileceği düşünülmektedir. Ancak, önemli olan, bu sistemlerin güvenliği konusunda jeofizik mühendislerinin katkısının sağlıklı olmasıdır. Çünkü 2017 yılında Güney Kore’de bir jeotermal enerji projesi sonucunda büyük bir deprem yaşandı. Stanford Earth Enstitüsü’nden Profesör William Ellsworth, “Yüksek basınç altında sıvı pompalanmasının depremlere neden olabileceği uzun zamandır biliniyordu.” demişti. Yüksek basınçla suyun yer altına pompalaması, önce bilinmeyen bir fay üzerinde baskı yaratarak bir dizi küçük deprem tetikledi.

Jeotermal Güç

Doç. Dr. Savaş Karabulut, zorlamalı jeotermal sistemlerin riskine dikkat çekerek, jeotermal enerjinin ülkemiz için önem taşıdığını vurguladı: “2021 yılında, üretilen enerjinin yüzde 20’si elektrik enerjisi formunda kullanıldı ve bu oranın 2050’ye kadar yüzde 50’ye yükselebileceği öngörülüyor. Rüzgar, güneş ve jeotermal enerjilerin kombinasyonu, 21. yüzyılda giderek daha yaygın hale geliyor. Jeotermal enerji, güneş ve rüzgar enerjileri ile karşılaştırıldığında sürekli enerji sağlama kapasitesine sahip olan bir yapı sunuyor.” Doç. Dr. Karabulut, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Jeotermal enerji, doğaya dayanan bir kaynak olduğunda tehlike arz etmez, aksine yüksek enerji potansiyeli sunar. Ancak zorlamalı ve basınçlı sistemlerin kullanımı, doğal dengeyi bozabilir ve büyük depremlere yol açabilir. Türkiye’nin jeotermal potansiyeli özellikle Batı Anadolu’da yoğunlaşmaktadır. Manisa, Denizli, Aydın, İzmir, Afyon, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve Muğla bu potansiyeli yüksek iller arasında yer alıyor. Orta Anadolu’da ise Ankara, Niğde, Yozgat gibi iller önemli kaynaklar sunmaktadır.”

“`